Tülin Şahin, anne olmak için sabırsızlanmaya başladı.
Defileden defileye, bir ülkeden diğerine koşan, yurt dışında "Bosphorus Prensesi" olarak anılan Tülin Şahin, anne olmak için sabırsızlanmaya başladı. Hafta Sonu dergisine konuşan ünlü manken, "Tarih veremiyorum ama anne olacağım" dedi.
Bu aralar sizi her yerde görüyoruz. Her şeye yetişmeyi nasıl başarıyorsunuz?
- İsteyerek, severek, saygı duyarak, hevesle ve inançla yapıyorum. ışime karşı çok vefalıyım. Yaptığım her şey de bana olumlu olarak geri dönüyor.
Siz vefalısınız. Peki işiniz de size aynı vefayı gösteriyor mu?
- Tabii. ışine yatırım yapıyorsan, yenilikçiysen o da sana vefa gösteriyor.
Bir gün vefasızlık yaparsa...
- Mesleğim bir gün bitecek. Ama buna vefasızlık denmez. Modelliğin belli bir ömrü var, bunun farkındayım.
Yurt dışında da insanlarla çok güçlü dostluklar kuruyorsunuz. Bunun sırrı ne?
- ıletişimimin iyi olduğuna inanıyorum. Girişkenimdir, insanlarla her yerde konuşurum. Herkesten bir şey öğrenmeyi seviyorum. Sokaktaki yaşlı bir teyze ile sohbet etmekten de, bir çocukla konuşmaktan da keyif alıyorum. Hepsi bana bir şey katıyor. ış yoğunluğundan ötürü herkesle devamlı görüşemesem bile, doğum gününü, özel günlerini atlamayıp, kutlarım. Böyle ufak şeyler de ilişkilerin uzun soluklu olmasını sağlıyor.
MODEL SEÇİMİNDEN KAÇMAYA ÇALIŞTIM AMA YAKALADILAR
Sizi model olmanız için kim teşvik etmişti?
- Kimse. Alışveriş merkezine şeker ve çikolata alışverişine gitmiştim. Akşam arkadaşımla ders çalışacaktık. Ama alışveriş merkezi nasıl kalabalık, inanılmaz bir kuyruk var. İçimden, "Brad Pitt mi geldi buraya? Ne oluyor?" diyorum. Model yarışması için başvuru yapılıyormuş. Baktım, herkes iki kare fotoğraf çektirip gidiyor...
Siz o zaman kaç yaşındaydınız?
- 14... Sene 1994. Fotoğrafçı, sunucuya seslendi, "Frank, birini unuttuk" dedi. Bana da, "Hey, sen gel buraya. Fotoğrafını çekeceğim" dedi. ıçimden,"Modellik ve ben ne alaka?" derken, zorla koltuğa oturttular. Arkalarını döndükleri an kaçtım.
Nasıl yani?
- Evet. Elimdeki şekerler ve çikolatalar yere saçıldı. Ben kaçıyorum sunucu ve fotoğrafçı kovalıyor. Bir anda kendimi havada buldum. Kollarımdan yakaladılar, debeleniyorum ama kurtulamadım. Tekrar sandalyeye oturttular.
Film gibi...
- Aynen öyle. Fotoğraf çekilirken hep somurttum. Bir ara, "Dişin mi ağrıyor? Dişçiye mi geldin?" dediler. O ara gülümsememi yakalamışlar. Sonra çıktım alışveriş merkezinden, arkadaşıma ders çalışmaya gittim. Üç gün sonra eve bir mektup geldi. Açtım, "Tebrikler! 25 bin kişi arasından, ilk 20'ye kaldınız. Sizi bekliyoruz" yazıyor.
Ne yaptınız?
- "Bizimkilere nasıl anlatacağım?" diye düşündüm. Bir hışımla evin salonuna girdim, "Geçen gün böyle böyle oldu. Benim hiçbir suçum yok" dedim. Babam, "Sakin ol, yavaş konuş. Ben bu organizasyonu yapan ajansı tanıyorum. Çok saygın insanlardır. Katıl tabii, biz seni destekleriz" dedi. Kendimi 19 kızın yanında podyumda buldum. Ailenin tüm kadınları beni desteklemeye geldi. Podyuma çıktım ama "Bir manken ne yapar? Nasıl yürür?" hiçbir fikrim yok. CNN'de bir moda programı izlemiştim, oradaki mankenler aklıma geldi. Elimi belime koydum, saçımı bir o tarafa savuruyorum, bir diğer tarafa. Abartılı bir yürüyüş yaptım. Adım anons edilince, havaalanında uçağa son çağrı gibi geldi. Üç kere anons etmişler duymamışım. Kazanacağımı düşünmüyorum.
İLK TANIŞMAMIZDA EŞİMLE BİRBİRİMİZE GICIK OLDUK
Eşinizle tanışalı kaç yıl oldu?
- 17 Mayıs'ta 10 yıl olacak.
Sizinki ilk görüşte aşk mıydı?
- Yok. Acun Ilıcalı ikimizin ortak arkadaşıydı. Kalabalık bir arkadaş grubunun içinde tanıştık. Birbirimize öyle bayılmadık. Zaten organize bir şekilde bir araya getirilmedik. Acun'un tarzı değildir, ben de sevmem. İlk başta birbirimize gıcık olduk, sonra her şey konuşa konuşa başladı.
İlk adımı kim attı?
- Öyle bir şey de olmadı. Arkadaş grubumuzla tabu oynamayı çok seviyorduk. "Mehmet'te toplanıyoruz" diye anlaşıldı. O gün de sağanak yağmur yağıyor. Mehmet'e gittim, kimse yok. Yağmurdan dolayı evden çıkamamışlar. Ben kuzey kutbunda doğup büyüdüğüm için havadan etkilenmedim. Mehmet, "Makarna yapayım. Gelirler" dedi. Ama gelen giden yok, biz makarnamızı yedik, sohbet ettik. Ama aslında o gün de başlamadı. Yavaş yavaş kendiliğinden gelişti her şey.
Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer derler, sizde tam tersi mi oldu?
- (Kahkahalar) Kesinlikle. Yemek yemeyi çok seviyorum. Mehmet her şeyi çok güzel yapıyor.
Siz mutfağa giriyor musunuz?
- Sadece bulaşıkları yıkamak için. Ben temizlik ve ütü yapmayı çok seviyorum. Evde öyle bir paylaşımımız var. Alışverişe gittiğimizde ben deterjan reyonuna, Mehmet şarküteri bölümüne gider.
BİR TANE BEBEK YETER DİYE DÜŞÜNÜYORUM
Türkiye'nin nedense sizden bir bebek beklentisi var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- (Kahkahalar) Evet ya. Tamam, anladık. Olacak.
Hamile misiniz?
- Hayır. Tarih veremiyorum. Ama olacak, merak etmesinler.
Geç anne olmak korkutmuyor mu?
- 10 yıl önce dünyaya getirseydim, bugün yetiştireceğim gibi yetiştiremezdim.
Bebeğin kardeşleri olacak mı?
- Bazen "Eğlenceli olabilir" diyorum. Bazen de "Bir tane yeter" diye düşünüyorum. Birinciyi yapalım da önce...
Kız mı olmasını istiyorsunuz erkek mi?
- Hiç fark etmez. Çevremdeki bütün arkadaşlarımın çocuğu var ve hepsiyle ayrı kankayım. Çocuklarla iyi anlaşıyorum.
EVLİLİK TEKLİFİ TARKAN KONSERİNDE GELDİ
Evlenme teklifi beklediğiniz anda mı geldi?
- Hiç beklemiyordum. Tarkan'ın konserindeyiz. Heyecanla sahneye çıkmasını bekliyorum. Evlenme teklifi aldım. Hemen "Evet" dedim. Çıkmaya başladıktan iki ay sonra teklif etmişti.
İkiniz de göz önünde olan ve yoğun tempoda çalışan insanlarsınız. Maşallah evliliğiniz de harika gidiyor. Bu işin sırrı ne?
- Evlilik olayı çok zor. Önemli olan doğru insanla tanışmak. Keşke yemek tarifi gibi bir sırrı olsa da paylaşsam ama yok.