Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, İthaki Yayınevi'ne ve Radikal Gazetesi'ne düzenlenen baskınlarla ilgili olarak, sadece isimsiz-imzasız ihbarlarla bu işlemlerin yapıldığının ortaya çıkması durumunda “Kıyameti kopartacaklarını” söyledi. Hürriyet’i ziyaret eden Yazıcı, “Bu ülkede, henüz tamamlanmamış bir kitabı basacağı varsayılarak bir yayınevi basıldı. İmzasız ihbarlarla, sanıktan gizlenen delillerle insanlar tutuklandı. Bunlar sizi endişelendirmiyor mu” sorusu üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Hukuk devletinde herkes konuşacak, ama düşünce ile insanları suça teşviki de ayırmak gerekir. Düşünce çok keskin de olabilir, beni de sizi de incitebilir, onu söylesin, ama bir de suç olgusu var. Bir insanın sadece kitap yazmasından ötürü gözaltına alınması gibi bir şey olmaz, oluyorsa bu doğru olmaz. Ergenekon, Balyoz soruşturmalarına baktığımda edindiğim izlenim şu; 28 Şubat döneminde brifingler veriliyor, insanlar yönlendiriliyordu. Burada da hükümete, devlete, devletin erklerine yönelik bazılarının, gençlerin yönlendirilmesi gibi bağlantı vardır, kurulmuştur yani.
"KIYAMETİ KOPARIRIZ"
Sadece isimsiz-imzasız ihbarla insanların gözaltına alınıp tutuklanması... Böyle şey olmaz. Eğer öyleyse bu vicdansızlık. Ben de hakimlik yaptım, bu konularda karar verirken adamın vicdanının rahat etmesi gerekir. Bir şeyler oluyorsa bunda bir şeyler vardır, bunun ötesinde detayına bakmak lazım. Eğer sadece isimsiz-imzasız ihbarlarla oluyorsa bunlar, sonuçta bunu göreceğiz, kıyameti koparırız, o zaman o adamları biz atarız içeriye. Diyelim ki biri, bir eylem planı yazmış, orada da size görev vermiş, ama sizin haberiniz yok. Bundan dolayı içeri alınmışsanız burada vahim bir durum var demektir. Ama bunu tamamlayan başka doneler de varsa o ayrı.
Öyle bir şey olmaz. Orada bir eksiklik varsa yanlış. İnsan neyle suçlanıyorsa sebebini bilecek. Hukuk devletinde kişinin, neyle suçlanıyorsa sebebini, suçlamayla ilgili delilleri bilmek hakkıdır. Haksızlığa uğramış insanlar da olabilir. Bu yapılanların hepsi doğrudur, hiç yanlışlık yok demiyorum. Ama en azından, varsa bu yanlışlığa ilişkin delilleri görünceye kadar, insanlar birbirlerine zulmetmez, doğru yaparlar beklentisi içindeyim.
Hakimlerin, savcıların bu hassasiyeti taşıyacakları inancını taşıyorum. Sonuçta bu konular o kadar insanın elinden geçiyor. Bir kişi yapsa, dersin ki bu bir kişidir, karşısındakini sevmiyor, zalimin teki, işte bir defa da yetkiyi eline almış asıyor, biçiyor, kesiyor. Ama süreçlerde değişik savcılar, hakimler görev yapıyor, biri yanlış yapsa diğerinin görmesi lazım. Evet, kanuna göre isimsiz-imzasız ihbarlar dikkate alınmaz, ama benim gümrükte talimatım şudur; ‘böyle bir şikayette eğer somut olay tarifi varsa onu soruşturacaksınız’. İstanbul gümrüğündeki soruşturmayı da biz öyle yürüttük.”
Habertürk.com adlı siteden alınmıştır