Hükümetin AİHM'e gönderdiği savunma hakimleri kızdıracak

Vatan Gazetesi'nden Kemal Göktaş'ın haberine göre: Farklı davalarda yargılanan Bülent Alp, Fahri Önder, Serpil Cabadan, Hüseyin Durmaz, Abdulmecit Öztürk, Heval Öztürk, Metin Sarıgül ve Metin Karaman'ın "uzun süre tutuklu kaldıkları" gerekçesiyle AİHM'e yaptıkları başvuruların birleştirilerek görüşüldüğü davada Türk hükümeti ilginç bir savunma yaptı.

HAKİMLER HAKKINDA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA GEREKÇE GÖSTERİDLİ
En kısası 4.5, en uzunu 10 yıl tutuklu yargılanan başvurucuların "tutuklu yargılanma sürelerinin uzun olduğundan şikayetçi" oldukları davada AİHM'e savunma gönderen hükümet, tutukluların AİHM'e başvuru için önkoşul olan "iç hukuk yollarını" tüketmediklerini iddia etti. Hükümetin savunmasında başvurucuların TCK'nın 257. maddesi uyarınca, 'makamların' makul süre içinde yargılama yapmadıkları için görevin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle dava açabileceklerini ileri sürdü. Yani hükümet, uzun süre tutuklu kalan mahkumlar için bir iç hukuk yolu olarak hakimler hakkında "görevi kötüye kullanma" suçu işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulunulması gerektiğini kaydetti.

Mahkumiyet çıktı
Hükümet ayrıca başvuranların tutukluluğunun, suç işledikleri şüphesine yol açan makul nedenlere dayandığını ve tutukluluklarının yetkili bir makam tarafından, geçerli kanunların koştuğu şartlarla uyumlu olarak düzenli biçimde itinayla incelendiğini ileri sürdü. Savunmada, başvuranların itham edildiği suçların ciddi mahiyette olduğu ve tutukluluklarının devam etmesinin suçu önlemek ve kamu düzenini korumak için gerekli olduğu ileri sürüldü.
Hükümetin gerekçesini yerinde bulmayan AİHM ise tutukluluk sürelerinin haddinden uzun olduğu sonucuna varıldığını bildirdi. AİHM kararında, başvuruculardan en kısa tutuklu kalanan 4.5 yıl tutuklu kaldığına işaret edilerek bu sürelerin haddinden uzun olduğu sonucuna varıldığını bildirdi. AİHM, Türkiye'yi davaların uzun sürmesi nedeniyle de mahkum etti.