Oyuncu ve televizyoncu Pelin Batu ile konuştum. Yeni çıkacak şiir kitabından ayrıldığı tarih programına, Türk sinemasından medyasına, aşktan ihanete kadar geniş bir yelpazede yaptık sohbeti. Pelin Batu hakkında pek çok şey öğrendim: Bir komedi filmde oynamak istediğini, hakkında çıkan yazılara aldırmadığı için cesur çıkışlar yaptığını, yerli dizileri seyretmeye tahammül edemediğini ve daha pek çok şeyi...
Büyükelçilik, dışişleri müsteşar yardımcılığı, milletvekilliği yapmış bir babanın kızısınız. Babanız İnal Batu '68 kuşağını temsil eden önemli bir karakter. Babanızla nasıl bir ilişkiniz var?
Babam en yakın arkadaşım. Rakı sofrasında aşk sorunlarını da güncel politik konuları da konuşabiliriz. Baba-kız arasında özellikle bir yakınlık vardır tabii ama çocukluğumda bana "Büyüyünce ne olacaksın?" diye sorulduğunda "Babam olacağım" dermişim. O benim için anlatarak bitiremeyeceğim kadar çok şeydir. Empati kurabilir, anlayışlı ve demokrattır.
Yeni teklifler alıyor musunuz?
Çok farklı projeler için teklifler alıyorum. Sinema projeleri var bu yaz için. Sinemaya öncelik vermek istiyorum, çünkü çok özledim. Bence sinema, yapılabilecek en güzel meslek. Bazen hayatımdan sıkılıyorum. Şu aralar mesela, bir komedide oynamayı çok istiyorum.
"Ün tehlikeli bir şeydir"
Programda at da bindiniz, piyano da çaldınız. Cesursunuz.
İnsanların benimle ilgili ne düşüneceklerini dert etmediğim için cesur davranabiliyorum. Kendimi dış dünyadan soyutlayarak yaşadığım için bu gibi şeyleri önemsemem.
İlk ve ortaokulu Pakistan'da, liseyi New York'ta okumuşsunuz. New York Üniversitesi'nden sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne geçmişsiniz. Türkiye'ye nasıl bakıyorsunuz?
İnsanların üniversiteye giderken bile istediği kıyafeti giyemediği bir ülkede yaşıyoruz. Ezbere dayalı eğitim sistemiyle koyunlaştırılmış öğrenciler yetiştiriyoruz. Öğrencilere 'kendin yarat, kendini keşfet ve dünyaya kendinden bir şeyler kat' denilmiyor. 'Şuradan mezun olursan işin hazır, şu kadar para kazanırsın' deniliyor. Buradaki en önemli mesele, bozuk sistem.
Sizce İstanbul bir ülke olsa, başkenti neresi olurdu?
Kesinlikle Beyoğlu olurdu. Hafta içi belli gecelerde Beyoğlu'nda gezmekten keyif alırım. Ancak son yıllarda Beyoğlu'nun ışıltısı erken saatlerde sönüyor, caddeler ıssızlaşıyor.
'Muhteşem Yüzyıl' dizisine nasıl bakıyorsunuz? Bu dizinin bu kadar tartışılmasına ne diyorsunuz?
Daha dün nükleer enerjiyle ilgili bir mitinge gittim. Orada bile peynir ekmek gibi Hürrem'in sahte zümrüt kolyesi satılıyordu.
Bu iyi bir şey mi sizce?
İyi mi kötü mü bilmiyorum. Bizim programda da aynı şeyi düşünüyordum: Tarih ne kadar okunursa o kadar iyi. Dizilerde verilen bilgiler yanlış olabilir ama buna rağmen bile bir kitap okunmasına sebep oluyorsa iyidir. Öte yandan yayınlanan dizilere baktığımda fenalıklar geliyor. Kendimi dizi izlerken düşünemiyorum.
'Komser Şekspir'de Pamuk Prenses olarak görmüştük sizi. Hangi masal kahramanı olmak isterdiniz?
'Mavi Sakal'da olmak isterdim. En güzel masallardan biridir. O masalda bir kadın var, bir adamla evleniyor. Kocası, eşinin saraydaki bir odaya girmesini istemiyor. Ve o odanın anahtarını karısına veriyor. Masalların güzelliği de budur ya: İnsan doğasını çok güzel ve çok saf anlatır. Kız doğal olarak merak edip odaya giriyor ve orada adamın daha önce öldürdüğü kadınların cesetlerini görüyor.
"Aşkı konuşmak utandırıyor"
Sizin duygusal bir vampir olduğunuzu düşünüyorum. Aşkın gözü kör müdür?
Bence kördür. İnsanlar, ideal aşık profilini size anlatabilirler ama aşk böyle bir ön hazırlığı kabul etmez. Aşk hiç beklemediğin bir anda ve hiç hazırlıklı olmadığın koşullarda karşına çıkabiliyor.
Ya kıskançlık?
Aşkla ilgili ne zaman konuşmaya başlasam utanıyorum. Çünkü aşkla ilgili bir şeyler bilen biri değilim. Aslında bildiğini iddia etmek bile absürt olacaktır. Bildiğini sanıyorsun ama karşına biri çıkıyor ve o anda ezberi bozuyorsun.
Neden aşk hep acıtır?
Çünkü aşk kendini kaybetmektir. Başka bir insanın içinde kaybolmaktır. İnsan kaybolduğu, yabancısı olduğu bir yerde hareket ettikçe duvara çarpar, canını acıtır.
Mutlu bir yalnızlık olduğuna inanıyor musunuz?
Evet. Mutlu bir yalnızlığı fırtınalı bir ilişkiye tercih ederim.
"KADIN ALDATIYOR ERKEK ANLAMIYOR"
Tekeşlilik ve çokeşlilik: Aşkta belirleyici olan nedir?
Bu da insanın doğasına göre değişiyor. Bazı insanlar tanıyorum; inanılmaz sadık. Biriyle birlikteyken başka birine dönüp bakmıyor bile. Çünkü o insan, müthiş derecede adanmış biri. Öte yandan tüketim kültürünün insanı, ilişkisini bir gece sonra hatırlamak bile istemiyor.
Aldatılan kadınla aldatılan erkeğin tepkilerini sormak istiyorum. Aldatan kadının daha çok gündeme gelmesi hakkında neler söylersiniz?
Kadınlar bu işi daha akıllıca yapıyorlar. Aldatsa bile erkeğin ruhu duymuyor.
Kadınlar bu konuda uzman yani.
İtalya'da konuyla ilgili bir anket yapılmış; erkekler ve kadınlar aldatma konusunda başa baş gidiyorlar oradaki ankete göre. Bizde istatistik daha aşağıdadır. Kadın mutlu değilse, bir şekilde yolunu bulup gider diye düşünüyorum.
Sayım Çınar / Posta