Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''12 Haziran seçimlerinden sonra muhtarların maaşlarında bir artış olacağını size müjdeliyorum. Bu konuda çalışmalarımız var'' dedi.
Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığınca ****** Kongre ve Kültür Merkezi'nde, mahalle muhtarları ve temsilcileriyle yapılan toplantıda, toplumun her kesiminin sorunları olabileceğini, siyasetçinin görevini ne kadar iyi yaptığının, o sorunları çözebilmesi, toplumu rahatlatabilmesi, insanların huzurlu ve mutlu yaşaması için çalışmasıyla orantılı olduğunu söyledi.
Aksi halde siyasetin, geçmişte olduğu gibi, bir çıkar kavgasına dönüşebileceğini ifade eden Arınç, ''(Sadece ben olayım veya benim çevremdeki insanların, bir eli yağda bir eli balda olsun, öbürleri beni ilgilendirmiyor) derse, adları yolsuzlukla anılırsa, millete hizmet etmeyi değil, birtakım çıkar çevreleriyle işbirliği yapmayı düşünürlerse, o zaman siyaset yıpranıyor ve millet de siyasetçiden ümidini kesiyor'' dedi.
Arınç, 12 Eylül referandumunda, anayasanın 26 maddesinin değişikliğinin halk tarafından kabul edildiğini hatırlatarak, Bursa'nın da Türkiye genelinde olduğu gibi değişikliklere ''Evet' dediğini belirtti.
Bu değişiklikle birlikte, kamu denetçiliğini de getirdiklerini vurgulayan Arınç, ''Sizin adınıza seçilen, kamu denetçilerine şikayette bulunacaksınız. Kamu denetçisi de sizin adınıza o kurumu denetleyecek. Raporunu verecek ve siz haklarınıza kavuşacaksınız'' diye konuştu.
''STRAZBURG'DAKİ MAHKEMEYİ ANKARA'YA TAŞIDIK''
Arınç, daha önce vatandaşların birçok mahkemeye başvurduğunu ve haklarına kavuşamamaları durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gittiğini anlatan Arınç, ''1987'den bu yana imkanı olan vatandaşlar AİHM'e gidiyordu. Diğerlerinin Strazburg'a ulaşmaya güçleri yetmiyordu. Biz Strazburg'daki mahkemeyi Ankara'ya taşıdık. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını tanıdık. İki yıl içinde yürürlüğe girecek'' dedi.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla sorgusuz sualsiz atılan, birçok madalyası bulunan askerlerin mağdur edildiğini dile getiren Arınç, şunları kaydetti:
''Bunlar, 'Savunmamı almadılar' diyorlardı. 15 madalyası var, ama günün birinde meslekten ihraç edilmiş. Hatta bütün imkanları elinden alınmış, sokakta limon satmaya başlamış ailesini geçindirmek için. 'Ben cani miyim, katil miyim?' diye kapı kapı dolaşıyor, ama 'YAŞ kararları yargı denetimime kapalıdır' diye karar var. İşte siz yüzde 56 ile bunu değiştirdiniz. Kötü bir insan da olabilir meslekten atılan, ama savunma hakkı kutsaldır. Suçunu söyleyeceksin, savunmasını yapacak, istersen onu 10 defa at. Bunu yaptık, kötü bir şey mi yaptık? Türkiye'de zulüm ve haksızlık oldukça, ister bir kişiye ister bin kişiye yapılsın, insanların gözünde yaş oldukça, toplumda huzur ve barış olmaz. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararları kesindi, bir savcıyı meslekten attılar. Adam yaşayamadı, sağda solda gündelik işlerde çalışmaya başladı, ama şikayet de etmedi. 'Mutlaka düzelecek' dedi. 'Ben milletime güveniyorum' dedi, savcı Ferhat Sarıkaya. Aradan beş yıl geçti, siz 'Evet' dediniz ve Sarıkaya, görevine döndü.''
Arınç, seçimden sonra parlamentoda yeni bir anayasa yapacaklarını dile getirerek, bu anayasayı 500 oyla bile geçse, yine de halka sunacaklarını vurguladı.
''MUHAFAZAKARLIK HER KESİMİN İNANCINA SAYGI GÖSTERMEKTİR''
AK Parti'nin muhafazakar demokrat kimliğiyle kurulduğunu ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
''2001'de kurulurken AK Parti, Türkiye'nin sağ sol kavramları içinde çok fazla örselendiğini düşünüyoruz. Tarihimizden, inancımızdan gelen, toplum yapımızdan gelen unsurların, bir muhafazakarlık olduğunu düşünüyoruz. Muhafazakarlık, gericilik, tutuculuk, statükoculuk değil. Muhafazakar değerler, Avrupa'nın da her yerinde toplumun ortak değerleridir. Bu vatanseverliktir, yerine göre ahilik değerlerine sahip olmaktır, yerine göre dini değerleri üst noktada tutmaktır. Her kesimin inancına saygı göstermektir. Muhafazakarlık böyle bir şeydir. Hem ilerlemeci olacaksınız, ekonomide, liberal demokrasi anlayışında, ama değerler noktasında onları inkar eden değil, onlara bağlı olan bir anlayışa sahip olacaksınız. Muhafazakarlığımız, halkımızın değerlerine inançlarına sahip çıkmak demektir. Demokrasi, hem din ve vicdan özgürlüğü hem fikir ve düşünce özgürlüğü hem teşebbüs özgürlüğü, bunların hepsini biraraya getirirseniz, ifade ve anlatım özgürlüğüdür. Biz bunlara inandık ve 8,5 yıldır attığımız her adım yaptığımız her iş, bu noktada muhafazakar demokrat kimliğimize uygun bir noktadadır.''
''GÜN OLDU DEVRAN DÖNDÜ''
Arınç, hem yasal anlamda hem de demokratik yönetim anlayışı içinde tek muhataplarının muhtarlar olduğunu, onların çalışmalarını taktir ettiklerini bildirerek, şunları söyledi:
''Muhtarlar işin başındadır, muhtarlarımız çok önemli. Çünkü bugünün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a 2002 seçimleri öncesinde, milletvekili adaylığına yasak gelmişti. İstanbul 1. bölgeden 1. sıradan aday adayı olmuştu. Yargıtay 8. Dairesi 'Sen kurucu üye olamazsın, milletvekili olamazsın' demişlerdi. O zaman muhalefet buna çok sevinmişti. Bırakınız milletvekili seçilmeyi, 'Bu adam muhtar bile olamaz' demişlerdi. Muhtar bile olmak çok önemli bir şeydir. Başbakan için bu tabiri kullananlar çok sevindiler, ama gün oldu devran döndü, 'keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü' çok şükür 4 ay sonra parlamentoya yüzde 85 oyla girdi ve bugün 8,5 yıldır Başbakanlığı devam ediyor. Demek ki birilerinin 'Muhtar bile olamaz' sözü, 'Muhtar bile oldu, üstelik Başbakan da oldu, sözüne dönüştü. Dolayısıyla inşallah muhtar olduğunuza göre, hepinizin Başbakan olma ihtimali var.''
Muhtarların kendilerinden istekleri olduğuna da değinen Arınç, muhtarlara şöyle seslendi:
''Muhtarların maaşlarıyla ilgili, muhtarlarımızın mali imkanlarını artıracağız. Özellikle ödedikleri primler sonrasında, ellerinde bir imkan kalmadığını biliyoruz. Geçmişe göre değerlendirildiğinde, eldeki imkanların iyi olduğunu biliyoruz. Onlara şimdi yaptıkları işe göre bir maaş verme zamanıdır. 12 Haziran seçimlerinden sonra muhtarların maaşlarında bir artış olacağını size müjdeliyorum. Bu konuda çalışmalarımız var.