Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık'ın kitap çalışmasına el konulmasının ''çok şık bir olay olmadığını'' belirterek, ''Sadece bir kitaptan dolayı, bir basın mensubundan dolayı veya bir gazeteye yönelik böyle bir eylem ve faaliyet yapılmasından gerçekten üzüntü ve endişe duyduğumuzu şahsen ifade etmek istiyorum'' dedi.
Arınç, TCK'da değişiklik yapan tasarının TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmeleri sırasında yaptığı açıklamada, gazeteci Ahmet Şık'ın kitap çalışmasına el konulmasına değinerek, ''bunun çok şık bir olay olmadığını'' söyledi. Henüz basılmamış ve kitaba dönüşecek olan bir ürüne el konulması ve gazeteci Ertuğrul Mavioğlu'nun görev yaptığı Radikal'e yönelik uygulama yapılmasını ''fevkalade üzücü bulduğunu'' kaydetti.
Dışarıdan gördüğü manzaranın böyle olduğunu; ancak ortada bir yargı kararının bulunduğunu kaydeden Arınç, ''Beğenelim, beğenmeyelim bu bir yargı kararı. Yargı kararları eleştirilmeyecek diye de bir hüküm yok. Elbette eleştirebiliriz. Bu konuda belki biraz daha fazlasını söyleyebiliriz'' ifadesini kullandı.
Bu konuda bir ''mütalaa'' aldığını belirten Arınç, komisyon üyelerini de mütalaa hakkında bilgilendirdi.
Arınç'ın okuduğu mütalaaya göre, Anayasa'nın 30. maddesi, ''kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz'' hükmünü içeriyor. 28. madde ise ''basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasa'nın 26 ve 27. maddeleri hükümleri, süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesinde genel hükümlerin uygulanacağı'' düzenleniyor.
Mütalaada, 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 25. ile Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 119, 120, 121, 122, 123, 124, 127 ve 134. madde hükümleri de anımsatılıyor.
Anayasa'nın 30. maddesinde, ''basımevi ve eklentileri ile basın araçlarının, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemeyeceği veya işletilmekten alıkonulamayacağının'' belirtildiği mütalaada; ancak Anayasa'nın 28. maddesinde yer alan, süreli veya süresiz yayınların suç soruşturma veya kovuşturması sebebiyle zapt ve müsaderesinde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi ile Basın Kanunu'nun 25. maddesi ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun belirtilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç unsuru görülen belge veya dokümanlar hakkında hukuka uygun olarak arama ve el koyma işlemi yapılabileceği kaydedildi.
Mütalaada, Anayasa'nın 30. maddesinin, suç soruşturması kapsamında delil araştırmasına engel teşkil eden bir hüküm olmadığı kaydedildi.
''ÜZÜCÜ BULUYORUM''
Arınç, mütalaayı okuduktan sonra, şöyle devam etti:
''Şimdi anlaşılıyor ki paylaşsak da paylaşmasak da yapılan bir yargısal faaliyettir. Bu yargısal faaliyet mahkeme kararıyla CMK hükümlerine uygun olarak yapılmıştır. Bu yargı kararını eleştirmek mümkündür; ancak bizim yasama olarak da hükümet mensubu olarak da söyleyebileceğimiz çok fazla şey yok. Bu konularda yetki aşımı olmuş mudur, olmamış mıdır? Şüphesiz ki herkes her şeyi yazmakta ve konuşmakta özgürdür. Sadece bir kitaptan dolayı, bir basın mensubundan dolayı veya bir gazeteye yönelik böyle bir eylem ve faaliyet yapılmasından gerçekten üzüntü ve endişe duyduğumuzu şahsen ifade etmek istiyorum.''
AA
Habertürk.com adlı siteden alınmıştır