Başbakan'ın 14 yıldır iletişim danışmalığını yapan Nabi Avcı, "One minute" krizinde Erdoğan'ın metin dışına çıkmasının iyi olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 yıldır iletişim danışmalığını yapan, 12 Haziran genel seçimlerinde Eskişehir'den milletvekili adayı olan Prof. Dr. Nabi Avcı siyaset sahnesine çıktığından beri yaşadıklarını ve Başbakan Erdoğan'ı NTV'ye anlattı.
Avcı, konuşmasında şunları söyledi;
"Başbakan yakın çalışma ekibindeki arkadaşlardan parlamentoda daha fazla yararlanmak istemiş olabilir. Bizim bundan önceki konumumuz karar alma mekanizmasının dışında olmamızı gerektiriyordu. Bu dönem yapılacak işlerin mahiyeti gereği parlamento içinde olmamız daha iyi olacak gibi düşünülmüş olabilir çünkü bunun bizden önceki konumumuz gereği kimi karar mekanizmalarında yer alamıyorduk.
Biz devlet memuru sıfatında olduğumuz için parti içindeki karar alma süreçlerinde de yer alamıyorduk. Parlamento içinde yapılan kimi karar alma durumlarında kenarda oluyorduk. Umarım önümüzdeki dönem karar alma süreçlerinde Meclis'in içinde olacağız.
'KAMERA ÖNÜ ZORMUŞ'
Kameraların arkasında olmak ile öne çıkmak arasında epey bir fark varmış meğerse. Hariçten gazel okumakla, sahnede rol almak çok farklı. Sahnenin arkasında olmak daha kolay onu anlıyorum. Bu iş daha zormuş. Parti farkı gözetmeksizin, dönem farkı gözetmeksizin bütün siyaset sınıfına olan saygım arttı.
Siyasetçiler aslında toplumun en göz önünde olan, en rahat eleştirilen, en kolay teraziye çıkartılan sınıfı olmasına rağmen malesef genel siyasetçi algısı siyasetçilerin hakketiği kadar yüksek değil. Diğer meslek gruplarının yaptığı işle, edindikleri itibar arasındaki orantıya baktığımız zaman siyasetçilerin ciddi haksızlığa uğradıklarını şimdi daha iyi anlıyorum.
YENİ ANAYASA
Yeni anayasa konusu var. Bütün siyasi partiler açıkça kabul ettiler ki 1982 Anayasası çoktan beri bu memlekete dar geliyor. Memleketin ayağında da ciddi bir pranga, ağırlık söz konusu. Önce milletin, memkelektin bu prangalardan kurtulması için yeni sade, minimalist, çözüm odaklı bir anayasaya ihtiyacı var.
Sadece tanımlar yetmez, anayasanın nasıl hazırlanacağı da çok önemli. İçeriğini de belirleyecek olan da o yöntem. Bu yönteminde olabildiğince geniş katılımlı, sadece parlamento içindeki partiler değil, onlarla birlikte parlemento dışında temsil kabiliyeti bulamamış tüm partilerin, derneklerin, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, düşünce kuruluşlarının öyle dostlar alışverite görsün gibi değil, hakikaten katkılarını bekliyoruz.
'ANAYASA HERKESİ KAPSAMALI'
Bu dünyanın her yerinde bu süreçler, sancılı süreçlerdir. Anayasa sonuçta toplumun tüm kesimlerini kaplayan yazılı bir metindir ve toplumun olabildiğince tüm kesimlerini temsil edecek, en kenarda kalan sınıfları da içine katacak bir belge olmak zorundadır. Böyle olunca bugüne kadar belki hiç konuşmamış, birileriyle bir masa etrafında oturup sorunlarını açıkca dökememiş gruplar, üstelik bu üsluplara alışık olmayan gruplar düşüncelerini ortaya koyacak. Tabii bu kolay bir durum değil. Pek çok fedakarlığı, zaman zaman duraksamaları, geri adım atmayı gerektirecek bir süreç.
'AK PARTİ GERİ ADIM ATAR'
AK Parti'nin de geri adım atacağını düşünüyorum. Zaten uluslararası anlaşmalara baktığınız zaman hiçkimsenin memnun olmadığı anlaşmadır. İlgili taraflar bu benim istediğim gibi olmadı diyerek imza atıyorlarsa orada optimum bir uzlaşma sağlanmıştır. Zannediyorum bu anayasada da böyle bir durum olabilir. Hiçkimse tam tamına kendi istediği, başlangıçtan sonuna birinin istediği bir metin olmayacak. Bu süreç ayrıca bizim için iyi bir antreman olacak ve sonraki yasama süreçlerine ciddi katkıda bulunacak inancındayım.
'EN BÜYÜK KATKI LOJİSTİK'
Seçim sürecine dahil olduğumdan beri bireysel değil, ekip olarak Başbakan'a en önemli katkımızın lojistik olduğunu anladım. Öyle küçük ayrıntıların sahada ne kadar önemli olduğunu, arazideki siyasetçilerin giyimden ulaşıma kadar lojistiğin ne kadar önemli olduğunu anladım. Kişiselleştirmeden, ekip olarak bunu iyi yaptığımızı gördüm.
'EKİBİNİ DİNLER'
Başbakan ekibini dinleyen bir liderdir. Siyasi konularda, siyasi kararların oluşumunda geniş bir istişare yapılır. Parti ile konularda Genel Başkan sıfatıyla, ülkeyle ilgili durumlarda Başbakan sıfatıyla ilgili nihai kararın sözcüğülü ve savunuculuğunu yapar. Ancak bu kararları o kadar çok sahiplenip savunur ki dışardan bakanlar kendi başına alınmış kararlarmış izlenimine kapılabilirler, tek başına alınmış karar gibi görebilirler.
MEDYAYLA İLİŞKİLER
Medya ve Başbakan ilişkisini tek bir çizgide açıklamak çok zor. Geçmiş dönemlerde medyayla çok iyi ilişkiler kurduğu söylenen yönetimler oldu. Ama bu iyi ilişkilerin pek de o kadar iyi olmadığını gördük. AK Parti dönemindeki medya siyaset ilişkilerinin kamuoyundan gizlemeyi gerektirecek bir arka planı olmadığını herkes biliyor.
Başbakan'ın ne düşünüyorsa onu ifade ettiğini, içeride başka dışarıda başka konuşulmadığını kamuoyu da biliyor. Zaman zaman sertleşmeler oldu ama bu tek taraflı olmadı. 15 yılın manşetlerine, TV haberlerinin spotlarına bakarsak bu ilişkinin tek taraflı olmadığı görülür. Aleyhinde en fazla kampanya düzenlenen siyasi aktördür Başbakan Erdoğan.
SÜRPRİZ ENDİŞESİ
Diplomatik denge üzerine yürüyen toplantıdaysak herkeste bir sürpriz endişesi oluyor. Kimi zaman metinden çıktığı olur. Ancak 'One minute' olayında metinden iyi ki çıktı diyebilirim. Erdoğan'ın çok tahammüllü olduğunu düşünüyorum. Bunu şimdi daha rahat söylüyorum.
ESKİŞEHİR'DE KARŞITLIK YOK
Bilecik doğumluyum ama öğrenciliğim Eskişehir'de geçti. Akademik kariyere Anadolu Üniversitesi'nde başladım. 10 yıla yakın süre orada ders verdim. Ben aslında baya Eskişehirliymişim. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen kentle özdeşleşmiş bir isim.
Üniversitede beraber çalıştık. Oralarda çok sorunsuz çalıştık. Burada bir karşıtlık ilişkisi görmüyorum. Büyükerşen'i arkasına almak isteyen CHP'liler böyle bir algı oluşturmak isteyebilirler ama ben karşıtlık görmüyorum. Bir de bu yerel yönetim seçimi değil. Biz geçmişte de, Başbakanlık'taki görevlerim esnasinda da pek çok ilişkimiz oldu. Çok uyumlu bir ilişkimiz oldu.
Önce dernekler, sendikalar, meslek kuruluşlarıyla görüştük, sorunlarını dinledik. Eskişehirspor da temel kurumlardan biri. Önce bunlarla genel görüşmemiz oldu. Bir de vatandaşlarla birebir temaslarımız oluyor. Parti beyannamesinde hazırlananlar bire bir Eskişehir'e oturuyor."